AĞITLAR
Genellikle ölü ardından söylenen ağıtların özellikle genç yaşında, yiğit iken ölenler için söylenenlerine daha çok rastlanır. Bunlar kuşaktan kuşağa, kulaktan kulağa söylenir gider. Bazıları da düzenli olmadığı için unutulur.
Gürün’de bir hayli ağıtçı kadın mevcut olup bunlardan tespit edebildiklerimiz şunlardır: Yuva Köyü’nden Döndü Tatar, Naze Gürbüz, Güssü Akkaya, Celal Elmalı, İbrahim Hasan Alıçlıdağ; Beypınar Köyü’nden Ayşe Fatma Dalgıç, Didar Öz, Raziye Arslan, Nuri Arslan, Arif Koç; Yılanhüyük Köyü’nden Hacı Ali Şahin, İmmi Tunç, Zeliha Şahin ve Reşadiye Köyü’nden Hüseyin Koç.
Gürün’de şimdiye kadar unutulmamış can yakan, yürek dağlayan ağıtların başında, Akdereli Cemal’in Ağıdı, Elif Gelin’in Ağıdı, Senem Kızın Ağıdı, Hamza’nın Ağıdı, Acer Hasan’ın Ağıdı, Medik Kızın Ağıdı ve Ömer’in Ağıdı gelir. Bu ağıtlardan en çok bilineni Yazyurdu'nda (Celkenyurt) vurulan Ömer’e yakılan ağıttır. Ömer’in ağıdı günümüzde radyo, televizyon ve kasetlerde çalınıp söylenmektedir.
ÖMER'IN AĞIDI
Rivayete göre; Ömer, köyünün yiğit, güçlü bir gencidir. Arka ayaklarından mandayı koyun gibi sürerek götürdüğü söylenir. K. Maraş’ın Afşin İlçesi’nin Kerevin Köyü’nden Şeyh Hamit Ağanın kızı Dudu ile nişanlanır. Yarpuz(Afşin) ağalarından Hacı beyin oğlu Hüseyin Ağa da, Dudu’ya vurgundur. Ömer, nişanlısını kaçıran Hüseyin Ağa’yı, askere giderken Nurhak dağları eteğinde, Kısık yolu diye anılan Keklikpınarı mevkiinde jandarma sevkıyatını basarak vurur ve Göğdeli Dağına çıkar. Zamanın hükümeti, Askeri birliğe saldırmak suçundan hakkında "Vur Emri" çıkartır.
Ömer, günlerinin çoğunu Göğdeli Dağı’nda ve komşu köy Börklü (Kandıralık)’de geçirmektedir. Zaman zamanda köyüne gelip gitmektedir. Ömer’in köyde olduğu birçok zamanı jandarma aslında çok iyi bilmekte ancak görmezden gelmektedir. Bu görmezden gelmenin nedeni, Nahiye Müdürünün, Ömer’in amcası oğlu Hüseyin Efendinin evinde oturması ailenin yüksek maddi gücüdür. Amcazade Hüseyin Efendinin gerek arazi paylaşımı gerekse de Ömer’in yükselen efsanesi nedeniyle Mıstık kişilerle arası bozulduktan sonra, Nahiye Müdürü ve jandarma komutanına yaptığı baskılar, çevrenin Nahiye Müdürüne taşıdığı birtakım çirkin dedikodular Ömer’in vur emrinin önünü açar. Nahiye Müdürünün Reşat Kömürlü adında bir tahrirat kâtibi ile evli Zarif adında bir kızı bulunmaktadır. Köylüler Zarif’in Ömer’e tutkun olduğuna inanmaktadır.
Ömer köye döndüğü bir gün Zarif’in yoncalığın yanından bir kucak ot biçtiğini ve hayvanına götürdüğünü görür. Zarif’i yakalar ve bir tokat atar. Öfkesinin boşalması ne yazık ki yanlış bir kişinin üzerine olmaktadır. Zarif babasına gider. Durumu anlatır. Nahiye Müdürü Ömer’in amcaoğlu Acer Ali’yi çağırarak Ömer’i vurmaları için yardım etmesini ister. Acer Ali kabul eder. Ömer vurulursa arazi uyuşmazlığında karşılarına dikilecek kimse kalmayacaktır. Nahiye Müdürü jandarmayı çağırarak infaz için emir verir.
Amcaları tarafından saklanan Ömer, 1931 yılının Ağustos bir rivayete göre Ekim ayında Yazyurdu (Celkenyurt) Köyü’nün Yoncalık mevkiinde, kendi ağıllarının önünde çeşmede elini yıkarken, başka bir rivayete göre sabah namazını bitirip kalkarken, Nahiye Müdürü ve Jandarma Komutanlığı ile birlikte amcaoğlu Acer Ali’nin ahırında kurulan pusuda Kayserili Hakkı Çavuş tarafından beyninden vurularak öldürülür.
Kız kardeşi Yeter, beyni patlamış Ömer’i bir gün boyunca dizinde yatırır. Ağlar ve arkasından Ömer’in yüzyıllarca yankılanacak şu ağıdını söyler. Ancak ağıdın sözleri bazı kaynaklarda farklı şekilde yazılmaktadır.
ÖMER'IN AĞIDI
Yoncalığın cılga yolu
Gide gide kavuşuyor
Seni vuran candarmalar
İlvanınan savuşuyor.
Öle öle bacın ö1e
Sensiz bacın ne gün göre
Pelerin aldım başıma
Canımı aldım dişime
Kimselere görünmezdim
Candarma geldi karşıma
(Nakarat)
Sabahınan bir kuş öter
O da dağların çiğeni
Aslı Bozok'ludur ama
Kendi Hayvalı yeğeni
(Nakarat)
Yüce dağın kırcısıyım
Boz koyunun bercisiyim
Gazeteye ilan verin,
Ben Ömer'in bacısıyım
(Nakarat)
Kardeşinin adı Arif
Aslını edemem tarif
Aslanımı seviyormuş
Şu Müdürün kızı Zarif
(Nakarat)
Sizin ergen bizim ergen
Yoncalığa olmuş sergen
Hiç mi bunun kimsesi yok
Üstüne örtmemiş yorgan
(Nakarat)
İndim geldim çaldan çala
Arif küçük bilmez halden
Omar edem vurulunca
Bülbül figan etti daldan.
(Nakarat)
Sabahınan sabahınan
Kahve gelir tabağınan
Yeter bacın gurban gardaş
Kucağında bebeğinen
(Nakarat)
Gövdelinin boz dumanı
Hükümet bilmez âmânı
Ben kardaşı yolcu eyledim
Ot biçme orak zamanı
(Nakarat)
Bacısının adı Ayşe
Kan bulaşmış çatık kaşa
Gâvurmuş, gâvur Hakkı
Nişan almış altın dişe
(Nakarat)
Yatağa da vurdum koyun
Emmilerde oldu oyun
Koştum Yoncalığa indim
Akıyor kan ile beyin
(Nakarat)
KARADORUK KÖYÜ’NDEN ELİF GELİN’İN AĞIDI
Sıra sıra oturanlar,
Salacasını götürenler
Âdetimiz böyle miydi?
Beni gelin getirenler.
Kır atım kim bağlasın
Zavallı Elif ağlasın
Ünü yerlerde kalmasın
Beni gelin getirenler
Ağlasın ağa babası,
Yıkılsın evi obası.
Kavlimiz böyle miydi?
Ak saçlı yiğit anası.
AKDERELİ CEMAL’İN AĞIDI
Yanını vermiş kayaya
Uykusu gelmiş uyuya
Öldürmeye öldürdünüz
Niye attınız kuyuya.
Kapımızın önü kaya
Kayadan bakarlar ay’a
Cemalimi öldürmüşler
Sarı lira saya saya
Kapımızın önü bahça
Bahçeye de konar sahça,
Eller ölüsüne ağlar
Ben açarım kanlı bohça.
Hasan Uzun’a Ağıt
Evvel anlatayım kendi derdimi
Toz, duman bürümüş baba yurdumu
O yana gidersem özüm yanıyor
Ben bilirim o ölümün derdini
Kadir cahil, petrolünde duruyor
Nurhan gelin dizlerine vuruyor
Borcun çoğusa sata savaydın
Hiç kimsen yok mudur yardım etmiyor
Baban Arap ata biner
Köye gelir bize iner
Senin gençliğine oldu
Bir gün bu acıda diner
Gürün'de mahşere döndü
Duyan dostlar sana yandı
Servetin ver borcun öde
Hepisi ortada kaldı
Bacıların kan ağlıyor
Eşin karalar bağlıyor
O tarafa bakamıyom
İnan yüreğim yanıyor
Nerde kapına gelenler
Nerede muhtaç olanlar
Hiç kimseden fayda yoktur
Kalmamış iyilik bilenler
Medine dedi bunları
Çok çektim acı günleri
Ele ayağa düşmeyim
Gayrı ömrümün sonları
[1] Gürün Postası Gazetesi, Haziran 2009, Sayfa 11
TÜRKÜLER
Gürün’ün zengin türkü kültürü ne yazık ki derlenmediği ve notaya alınmadığı için henüz ortaya çıkarılamamıştır. Bu konuyu geleceğin türkü derleyicilerine bırakarak tespit edebildiğimiz şu Gürün türkülerini sıralamakla yetiniyoruz. [1]
1. Ağlamaya Başladım, Gürünlü Âşık Gülhani
2. Aklıma Gelmezdi, Gürünlü Âşık Gülhani
3. Demiş (Hakkâri’nin Çopur Yüzlü), Gürünlü Âşık Gülhani
4. Kaldı (Çok Ağladım), Gürünlü Âşık Gülhani
5. Perişanım (Yar İntizar Etti), Gürünlü Âşık Gülhani
6. Sevgilim (Gözümün Çırası), Gürünlü Âşık Gülhani
7. Yedi Beni (Etim Gitti Kemik Kaldı), Gürünlü Âşık Gülhani
8. Bu Kavak Meşe Kavak, Erol Karadere
9. Dut Ağacı Dut Verir, Semiha Akdemir
10. Gurbet Yolcuları, Erşani Yiğittürk
11. Gürünüm (Senden Uzak), Erşani Yiğittürk
12. Hacı Mehmet Efendi, Erşani Yiğittürk
13. Şen Ol Gürünüm, Erşani Yiğittürk
14. Turgut Yalçın Dedi ki, Erşani Yiğittürk
15. Yoncalığın Cılga Yolu (Uzun Hava)
Terkedip köyümü gurbet ellerde
Kalacağım hiç aklıma gelmezdi
Bir gonca misali susuz çöllerde
Solacağım hiç aklıma gelmezdi
Kader talih bırakmadı peşimi
Ok attılar hedef ettim döşümü
O taştan bu taşa dertli başımı
Çalacağım hiç aklıma gelmezdi
Ne ümitle yüklemiştim göçümü
Bir kimseye dökemedim içimi
Ah çekerek tutam tutam saçımı
Yolacağım hiç aklıma gelmezdi
Yaz baharda seller ile yarışan
Gözyaşımdır ummanlara karışan
Gülhani’yim böyle perde perişan
Olacağım hiç aklıma gelmezdi
Gürünlü Âşık Gülhani
Bu kavak meşe kavak
Dalların döşe kavak
Yar dibinde uyumuş
Sen binler yaşa kavak
Kavak kavaktan uzun
Sevdiğim iki gözüm
Gelip halim sormadı
Yare var bir çift sözüm
Kavak uzanır gider
Dalı bezenir gider
Sevda çekmeyen kızın
Ömrü uzanır gider
Erol Karadere
Meyve yüklü dallar, bülbül ötüşür,
Bağınla, bahçenle, şen ol Gürün’üm,
Sende olsan belki gönlüm yatışır,
Bağınla bahçenle şen ol Gürün’üm.
Etiler mi kurmuş daha mı evvel,
Seni tanıtmaktır, olanca emel,
Gel kardeşim, artık vatanına gel,
Artık meyve yüklü dal ol Gürün’üm.
Gökpınar’ım, manzarası hoş olur,
Terz’oğlunda, renk renk mermer taş olur,
Lahana dürülür, güzün baş olur,
Misket elmasıyla al ol Gürün’üm
Sebze-meyveler her ne olsa yetişir,
Bülbül sesi, su sesine katışır,
Tutuşur da deli gönlüm tutuşur,
Arının yaptığı bal ol Gürün’üm.
Ersani Yiğittürk